6 Şubat 2018 Salı

Haftadan kalanlar-3

Geçen haftadan “influenza a” kaldı. Kuş gribi, domuz gribi ve benzeri korkunçlu grip virüslerinin bulunduğu tip. Hem de yavruda!
Pazartesi gün öğlen annem “oğlan hasta oluyor gibi, ilaç mı versek” diye sordu demiştim ya, yavrumun cidden derdi varmış. Akşama kadar sünepe gibi orada burada yatmış, öksürmeye başlamış ve boğazındaki gıcıkla baş edemeyip 2 kere kusmuş ve tabii hiçbir şey yememiş. Eve gittiğimde yeni kusmuş ve korkmuştu. Anneannesinin dizine yatmış, kırmızı nemli gözlerle sessizce bakıyordu. Beni görünce gülümseyemedi bile, iyice gözleri doldu. Ay Allahım içim cızzzzz etti, o an aklıma gelince hala kalbimin bir köşesi sızlıyor. Geceye kadar ilaçsız idare ettik ateşini, sonra sabaha kadar ilaç da fayda etmedi, çırpındık durduk.
Ne burun akıntısı var ne başka bir şey, sabah ayağa kalkınca su gibi aktı burnu bir kerecik, bir de arada boğazı gıcıklanıyor ama ateşi yüksek, hepsi bu.
İşte doktorun önemi burada ortaya çıkıyor, muayeneden sonra kilit soruları ben bir şey söylemeden sordu, bence influenza, tahlil yaptırın, a-b hangisidir bir öğrenelim, türüne göre hareket edeceğiz dedi. O pahalı tahlil sonucu influenza a olduğunu öğrendik. Bu zıkkım türde, oseltamivir diye bir madde içeren antiviral ilaçlar kullanmak gerekiyormuş. Daha önemlisi, bu ilacı belirtiler başladıktan 24-48 saat sonra almak gerekiyormuş, yoksa ilacın etkinliği kalmıyor ve hastanın gribi çok ağır seyrediyor. Hemen doktora gitmemiz ve sağ olsun doktorumuzun uygun teşhisi ile çok uzamadan atlattı yavru. Ateşli kısım bitti, sonra biraz daha toparlandı neşesi yerine geldi, arkasından iki üç gün öksürük pik yaptı ama sonra o da söndü. Çok şükür iyileşti. Çocuğu olanların bileceği üzere hastalık geçti ama yavrunun içindeki huysuz keçi hortladı, Chucky ortaya çıktı, ergenlere taş çıkartır uyuzluklar başladı. “Bu da geçer, çok şükür sık hastalanan bir çocuk değil (aman maşallah!)” diyerek kendimi avutarak başka bir konuya zıplıyorum.
Hafta sonu kuzenimin nişanı vardı, rahmetli dayımın bir tanecik oğlunun. O kadar çok gitmek istemiştim ki… Yavru toparlanınca yola çıktık bir gün öncesinden. Günlerdir öksürmekten uyuyamayan çocuğum nişanın olduğu gün, öğle uykusunda kendi rekorunu kırıp 3,5 saat uyudu. Aman Yarabbi o kadar mutluyum ki, yavruyu nişana götüreceğim akşam, birazcık geç uyuyuversin zaten çok uyudu, kesin çok eğleneceğiz, aldığım ciks gömlekle pantolonu da boşa gitmeyecek falan diyerek gaza geliyorum. Cidden nişanın başında her şey iyiydi; renkli ışıklara baktı, insanlara el salladı, sırıttı, kırıttı, oy aman nasıl mutlu! Ben de aylaaaar sonra bir kısa elbise bir topuklu ayakkabı giymenin mutluluğu ile süzülüyorum. Mutluluğum 3. şarkı ile son buldu. Biz çocukken çok olurdu hatırladınız mı; düğünlerde annesinin eteğini çekiştiren, pistte salya sümük ağlayan çocuklar… Hah, işte onlardan birisi de benim yavru oldu işte. Anneanne, dede ve babasının dışarı çıkarma, gezdirme, eve gidip çizgi film izleme önerilerini şiddetle reddederek “annneeeaaaaaaa” diye ağlamayı tercih etti. Yaklaşık 15 dakika süren nişan maceramız bizim için sona erdi, eve gittik, türlü huysuzluklardan sonra uyudu. Tabii evde olduğumuz süre boyunca kocam beynimi yedi; çocuğu hiç kalabalığa ve gürültüye sokmamışım ki, hep uykusuna göre hareket etmiş kendimizi eve tıkmışım, çocuk sıkılmayı bile bilmiyormuş………
Pazar günümüz de yolda geçti sayılır, en güzel kısmı ikindin Ankara’ya ulaşınca gittiğimiz büyük park oldu. Eve gidip, memleketten taşıdığımız deve yüküyle eşyayı yerleştirmek yerine parkta coşmayı tercih ettik, hava çok güzeldi. Tahterevalliyi görünce “aaaaaa anne tahtaraviiii” diye koşması ve tabii yine ne yapacağını bilemeyip şaşkın şaşkın bakması harikaydı.
Gece eşya ayıklamak mı? O da öyleydi tabii canım, o da öyleydi…

2 yorum:

  1. antivirali ben de bu sene öğrendim. o bahsettiğim ağır gribimizde, bize de aile boyu verdiydi doktor. ancak 3. günümüzdeydik, nolur nolmaz belki işe yarar diye önermişti. mızmızcım merak ettim, özelde mi yoksa devlette mi gidiyorsunuz doktora? ben o influenza tahlilini hiç duymadım. acaba nedendir?

    dün öksürük yüzünden doktora götürdüm Doğuyu. hatun boğaza, ciğere baktı. Bişey yok dedi, ilaç yazdı. Eczaneye bi giderim ki ilaç olarak antibiyotik yazmış.

    kurudum kaldım bu antibiyotikçilerden. almadım tabikisi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Canım Kahve, doktora özele gidiyoruz. Hirto gibi pahali tahlil falan yazmisim ama aslinda aklimdaki ozelde her naneye tahlil istiyorlar ama bosa degilmis düşüncesiydi... Devlette yapmiyorlardir büyük ihtimal. Bir saate kalmadan sonuclar cikmisti, influenza a pozitif b negatif seklinde..
      Siz de büyük ihtimal iste ilaca gec kalinca fena carpildiniz gripten, aman bir daha uzak olsun!
      Oksuruk ve antibiyotik ikilisini zaten anlamadim anlamiyorum, arkadas bogazinda cigerinde bisey yoksa niye kakaliyorsun hemen antibiyotigi...
      Keciboynuzu özü satiliyor eczanelerde, pekmez degil yalniz bu, daha koyu ve katkisiz. Bununla çözdük oksurugu aklinda olsun, her türlü soguk alginligi vs icin de koruyucu.
      Gecmis olsun ❤

      Sil

Öcü!

İnsanların neden birbirine “öcü” gibi baktığını anlamakta zorlanıyorum. Ben de sıradan bir insan olarak bazı şeylere şaşırmaya, tanıma...