21 Nisan 2017 Cuma

Yamulan anaya madalya bedava -uyku-

Analıkta yamulduğum noktaların hası uyku! Aslında yazıyı burda kessem bile olur, yazmayı ve ilerde okumayı cok istediğim halde hafif bir panik atak geçiriyormuş gibi kalbim atıyor çünkü sıkıntıdan!


Baykuşun benden daha iyi göründüğü gerçeğini de belirtmek gerek...

Peki, neden bu kadar sorun oldu bu uyku konusu? 

Cevap: Çünkü her şeyi kitaplardaki gibi yapabileceğini zanneden aptal ben, uyku konusunda okuduklarıma müthiş takmıştım kafayı. Tamam, vakitli yatıp vakitli kalkan, monoton hayatını seven bir Ankara insanı ( hani çoğunlukla memur, asık suratlı ve gömlek ceket gezen, ölçülü makyajını yapmış insan kitlesinden) olmam uyku konusunda hassas olmamda etkili... Yalnız tek başına yeterli değil. Bunu anlamam epey sürdü.

Meğer baş ucu kitabı ilan ettiğim, her satırını rengarek çizdiğim Tracy Hogg teyzenin kitapları bendeki düzen takıntısını ateşlemiş! Zaten kitaplar da evirip çevirip rutini anlatmış. E bunun büyük kısmı da uykudan oluştuğuna göre, zavallı Sibel de orada yazanları uygularsa el kadar yavruyla tıkır tıkır bi hayatı olur sanmış! Veeee masal burada bitmiş. 

Çünkü bebek gazlı, çünkü bebek daha anasının karnındayken bile ultra hareketli, çünkü bebek bir yenidoğana yakışır cinsten gece gündüz uyuyan tiplerden değil... Hal böyle olunca o çizelgelerde anlatılan uyku süreleri şunlar bunlar hep yalan oldu. Ben yine de azimle uğraştım; uyku süresini tutturamamasam da uyanık kalabileceği süreleri dikkate alarak hep uyutmaya çalıştım. Nasıl mı?

"Uykulu ama henüz uyanıkken (Bu çok sihirli bi laf, her kitapta geçer mutlaka) yatağına bıraktım, uyumazsa bir kaç kez pışpışladım, o da uyudu" demeyi çok isterdim ama tabii ki öyle bir şey olmadı. 7 haftalık olana kadar ara sıra emerken uyuyakalıyordu, bu da işime geliyordu. Uyumazsa ayağıma koyup sallıyordum. Çünkü daha 3 haftalıkken öyle çok ağlamıştı ki soluğu tecrübeli bir profesörün yanında almıştık. Kadının tespiti ise şuydu: " Bu çocuk 3 ayını doldurana kadar gerekirse üstünde yaşayacak, indirmeyeceksin. Gaz dışında fiziksel bir sorunu yok ama farkındalığı çok yüksek bir bebek bu, hızlı etkileniyor zor sakinleşiyor. Ne istiyorsa yapacaksın. Dünyaya alışana kadar patron o" . Bu gazla uyusun da nasıl uyursa uyusun diyorduk.


Gitsin yatakta uyuyan bebeler, gelsin sabaha kadar kucakta tutup oturarak uyumalar

Sonra 7. hafta geldi ve emerken arada bir ağlayan yavru, hem emmek için saldıran hem de 3 saniye sonra emmeyi bırakıp delice ağlayan bir çılgına dönüştü. Uyanıkken hayatta emmiyordu. Aç kalıyor, uyumuyordu, uyumayıp ağladıkça daha çok acıkıyordu. Baktım ki olacak gibi değil, sallaya sallaya uyutup uykusunda emzirmeye başladım gündüzleri. Kilo alımı yavaşladı, uykular güme gitti ve yavru sallanmadan uyumaz oldu. Fakat gariptir, gece gayet güzel emiyor ve 2-4 ay arasında sadece 2 kez beslenmek için uyanıyordu. 4. aydan sonra memeyi reddetme olayı azaldı ve geçti. Amaaaaa ( Ne çok ama var!) bu sefer de sevgili "4. ay uyku gerilemesi" ile tanıştık. Gündüz uykuları oldu mu hoop diye 30 dakika, gece uykuları oldu mu parça pinçik...

Ben ne durumdaydım bunlar olurken? "Uyuyacak da uyuyacak, uyuyacak da uyuyacak..." diye sayıklayan delinin tekine dönüştüm ne olacak. Kafayı yedim, çıldırdım (Evet kocam, bunu itiraf edebilmek için blog yazmayı bekledim) ve tabii ki kendimi eve kapattığımla, sinir krizleri geçirdiğimle kaldım. Yavru nasıl yapmak istiyorsa öyle yaptı. Pusette ya da oto koltuğunda uyusa ayaklarım kopana, depoda 1 damla benzin kalana kadar gezdirmeye hazırdım çünkü onu uyutmaya çalışmaktansa bileklerimi falan kesmek istiyordum. Fakat (Hep ama olmaz, arada bir fakat diyeyim) yavrunun pusette ve oto koltuğunda oturma süresi yaklaşık 1.5 dakika falandı. Bu süre sonunda onu oradan almazsan morarana ya da kusacak hale gelene kadar ağlıyordu.

Aylar böyle geçerken tek tesellim büyüdükçe gündüz uykularınının sayıca azalması oldu. Eh işte, hayatta kalıyordum. Yavru da bu arada pofuduklaşmış; ben (Yine( yine, çünkü bebeden önce de çok zayıftım)) açlık sınırında kalmış gibi zayıflarken o tombullaşmıştı. Uyumamak için direndiği zamanlar sadece sinirlerim değil, ayak bileklerimden belime kadar olan kısımdaki tüm kaslarım zedelenir olmuştu.

Aylardır, uyku eğitimi ver, ya da verme, nazikçe uyut, ne nezaketi ağlasın yaaa bi'şey olmaz diyen her kitabı okumuş, harekete geçmeyi düşünüp vazgeçmiştim. Elimizdeki mevcut yavru ise 10 aylık hayatında daha hiç "uykulu ama uyanık" moduna girmemiş, sakinleştirici tayfasından olan emzik, uyku arkadaşı ve benzeri şeylerden hoşlanmamıştı ve üstelik kusacak ya da nefessiz kalacak kadar şiddetli ağlama noktasına -abartmıyorum- sadece 30 saniyede ulaşan cinstendi. Yalnız, 10 ayını geçmeye başladığı vakitler fark ettiğim bir şey oldu; eskiye nazaran daha sakin gidiyordu uykuya ve ona açıklamalar yaptığım zamanlar beni resmen dinliyor, üstelik açıklamalarım çoğu kez de işe yarıyordu. Bunlar bana alttan alta bir güç vermiş olacak ki, ayağımda sallarken kendini yine hop diye atıp kaçmaya uğraştığı bir akşam dayanamadım; aldım bunu koydum yatağına. "Sana ninni söyleyeceğim" dedim, "sen de uyuyacaksın oğlum". Yarım saatin sonunda sadece 2 şiddetli ağlama ile yatağında uyumuştu. Sevinçten aklımı kaçıracaktım.

Bunu oturtmak bizde haftalar aldı, iki ileri bir geri derken süreç uzadı ama artık yaklaşık 15-20 dakikada yatağında uyuyan bir yavru kendisi. O, kitaplarda anlatılan cinsten bir bebe olmadığı için ben de iyi geceler dileyip odadan çıkan kitap analarından olamadım henüz. Olsun, bu benim için yeterli, yanında kalıp uyuduğunu görmek hoşuma bile gidiyor. Gece kalkmaları da azaldı kendi kendine uyumayı öğrenince. Evet bitmedi ama anne sütü alıyor diye ona da kıyamıyorum, idare edilir boyutlarda.

Son yazıda bahsettiğim ateş ve sonrasında gelen grip-öksürük ikilisi yüzünden 10 gündür yine düzen falan kalmadı tabii... Yine de çok diretmeden düzeleceğinden umutluyum.

"Bu kışı gripsiz bitirdik kıhkıhkıh" derken... cortladık! adlı tablomuz

Bi' dakika: Yazıya bambaşka başlayıp, lafı "yavru uyumayı nasıl öğrendi" noktasına getirdiğimi şu an fark ettim... Ama hahahhhhayyyttt tabii ki umurumda değil, içim rahatladı yazdıkça ayol! Aylarca uyku yüzünden psikolojimi çizmişim, nasıl yamulduğumu daha iyi belgeleyen bir şey olamazdı herhalde; uyku deyince hatunun kafa gelip gidiyor :)

İşte bu yazı da bana bir diğer hatırlatma olarak dursun, okuyan olursa da teselli olsun: Yavrunun karakteri, huyu suyu uyku konusunda çok belirleyici. Kitaplar okuyup kendini ve çocuğu bir kalıba uydurmaya çalışınca çok üzülmek garanti. Daha sakin olmak gerek, biraz daha rahat... Elbette bir de bebeyi gözlemlemek, doğru zamanı kollayıp harekete geçince ve kitapları bırakıp içinden geldiği gibi davranarak onu ve kendini uykuya ikna edince, yavru uyuyormuş. Bir de son not, her yavru muntazam uyumuyor, benimki koca adam olana dek uyumayacak belki de. Kabullendim rahatladım.

Ennn son not: Bu yamulmalı konu sonunda kendime bir altın madalya takıyorum. Hak ettin kızım, aferin. 


2 yorum:

  1. Uyku anneyi en yıpratan, psikolojisini bozan, hayattan bezdiren kısım bebe bakımında. Ne desen haklısın. Ben de en zor zamanlarımı ilk sene uyku mesailerimde geçirdim :(
    Sokaklarda it gibi titreyerek ve ağlayarak çok puset ittiğimi bilirim :( ve ya gece uykusuna geçmeden önce kucağımda pışpışlarken sinirden çocuğa karpuz muamelesi ettiğimi :))
    Evet haklısın bu işin kitabı formulü yok. Benim yazıyı biliyorsun, uzun uzun anlatmıştım. Benim düşüncem ilk yıl rutin, sinyalleri kovalayıp desen oluşturma, aynı saatlerde mutlaka uyutma vs gibi şeylere elimizden geldiğince dikkat etsek de çocuğun on numara uyumayacağını kabullenmek lazım! Heheh.
    İlk yıl diş çıkarma ve büyüme ataklarıyla geçiyor zaten. Bir yıl içinde Bebek doğum kilosunu 3 E boyunu neredeyse 2ye katlıyor! Beyni sürekli hücre yeniliyor, bilgi işliyor. Her gün yüzlerce yepyeni şey görüyor, duyuyor. Düşün böyle müthiş bir değişime uğrarken beden, neyin uyku eğitimi? :)))

    1 hafta sakin geçse güzel uyusa, diğer hafta cortluyor! O yüzden 1 yaşından önce uyku eğitimi hatta kesintisiz uyuma beklentisini ben anlayamıyorum.

    Evet bazı çocuklarda çok daha zor. Dediğin gibi, gaz problemi, narin bünyeli olma sürekli olarak virüsle savaşma immün sistem geliştirme süreci uyku uzunluğuna büyük etken. Ama yine de insanların anlattığı melek bebek kavramı, Bi koyardık sabaha kadar uyurdu hiç sesi çıkmazdı muhabbetleri bence doğru değil :) Nasıl dersen, bebeklik döneminde yaşadıklarını anne unutuyor! Genel tabloya bakıp "güzel uyurdu" demek istiyorlar aslında. Yani Aslında her bebeğin ilk sene uykuları öyle anlatılanlar kadar mükemmel olamaz, imkansız eşyanın tabiatına ters :)

    Ama 1 yaşından sonra özellikle memeden kestikten sonra da uyku işine el atılmalı. Çünkü 2-3-4 yaşına gelip hala gecede 10 kez uyanan çocuklarda bir sıkıntı muhakkak vardır! O noktada acilen çözmek gerekir.

    Kısacası mızmızcım senin ilk yılın zaten olması gerektiği gibiydi. Sen elinden geleni yaptın, güzel zeminler hazırladın zaten. Şu an geldiğin nokta şahane! Uyuyana kadar başında bekle tabi ki... Kapıyı çekip çıkma olayı şu an için hiç de elzem değil. 1,5-2 yaş arası başlarsın o denemelere de. Zaman'ı gelince kendiliğinden çözülecektir eminim. Öpüyorum Kocaman, güzel, huzurlu, enerji dolup kalkacağınız kaliteli uykular diliyorum ikinize de <3


    YanıtlaSil
  2. Ayyy Basak, o faydalandigim yazin kadar iyi geldi su yorumun... Aslinda dedigin dogru olabilir, ben bile cinnetlerden cinnet begendigim gunleri daha flu hatirladigima göre anneler biraz pembik hatirliyor olabilirler cocuklarinin uykularini:) karakteri elbette belirleyici bebegin; bir yakin arkadasimin oglu sanki Tracy nin kitabinin rutin nasil ise yarar isimli ornegi gibiydi. ama o bile ciddi sıkıntılı zamanlar yaşattı annesine...
    Bizim de ilk yilimiz bizimkinin karakteri dahilinde gayet normalmis gercekten de dusununce...
    Guzel dileklerine de amin*1000 diyorum:)

    YanıtlaSil

Öcü!

İnsanların neden birbirine “öcü” gibi baktığını anlamakta zorlanıyorum. Ben de sıradan bir insan olarak bazı şeylere şaşırmaya, tanıma...